Türkçeye çeviren: Sultan Tulu*
2008 yılının UNESCO tarafından Nasreddin Hoca yılı ilan edilmesi dolayısıyla Nasrettin Hoca’nın İran’da, Halaç Türkleri arasında belirleyebildiğimiz fıkraları burada sunmak istedik. Ulaşabildiğimiz kaynaklarda, Halaçlardan 33 fıkra tespit ettik. Bu fıkralar, Prof. Dr. Gerhard Doerfer ve ekibince 1969 ve 1972 yıllarında İran’da, Horasan ve Halaç Bölgesine yapılan araştırma gezileri sonuca yapılan derlemelerden alındı. Burada, bunların Türkçeye sözlü çevirilerini vermeğe çalıştık. Çevirilerin Halaççadaki şekillerinin karşılaştırılabilmesi için bunların orijinal lehçedeki şekilleri taranarak yazıda önce vermeyi doğru bulduk. Fıkraların benzerleri muhakkak ki Türkiye Türkçesinde veya diğer lehçelerde de vardır, ancak varyantların karşılaştırılma işi burada Nasrettin Hoca uzmanlarına bırakılmıştır. Buradaki gereçlerin, Nasrettin Hoca araştırmacılarına faydası olmasını ümit ederiz.
Halaççadan aldığımız fıkralar, Halaçların yaşadığı Çāhak, Hasan-ābād, Sar-i Band, Muhsin-ābād, Nadir-ābād, Jīrīk āğāç, Mūşakiya, Sifīd-ālā, Qara-Sū, Qurqur ve Şāqālū’dan alındı. Aşağıda ilk fıkra örneğini sunuyoruz. İlk önce derleme metnin çeviri yazısını, sonra aynı cümle numaraları bırakılarak Türkiye Türkçesine çevirisini verdik. Çeviride anlaşılmayan yerler ise dipnotlarda açıklandı. Bu yazıyı takiben diğer fıkralar bunu takip edecektir.
1 Çāhak (Halacistan)[1]
1 Molla Nasreddin bir gün, kar içinde yatmak için[2] arkadaşları ile yemeğine /bir yemek almak için/[3] iddiaya tutuştu /şart bağladı/.[4]
2 Bunlar dediler (ki): “Eğer sen karda yatarsan/yatdın/ ve sana hiçbir şey olmazsa /olmadı/, biz bir ziyafet veririz[5] sana.
3 (Molla) dedi “Ben (kar içinde) yatmağa giderim /gittim/.”[6]
4 Bu gitti ve kar içi(ne) yattı. Birkaç fersah /ağaçlıkta/ (ötede) de bir ateş ışıldıyordu.[7]
5 Sonra bu -sabah oldu, (donmamış bir şekilde) kalktı (diğerlerin yanına) geldi ve dediler, “Hey, sen hiçbir yerde /hiç nerde/ bir ateş, (herhangi) bir şey görmedin mi?”
7 Dedi, “Yok valla, bir ateş bilmiyorum,[8] (ancak) birkaç fersah ötede /ağaçlıkta/ var idi.”
8 var idi. Dediler, “iyi ama, sen /ena ‘işte’?/onun ışığından falan /ney ‘neyin, falan’)/ (ısınmışsın?); ziyafeti senin vermen gerek!”[9]
9 Dedi, “Peki, ben vereyim.”[10]
10 Bu, bunları evine misafir etti ve bir tane kazan getirdi, (bunu) bir ağaçtan astı ve bunun altına /altında/ bir mum yaktı /alıştırdı/, ki bunlara akşam yemeği pişirsin.[11]
11 Bunlar ha bire /ha/ oturdular, dediler, “Molla, akşam (yemeğini)[12] getir! Akşamı getir!”[13]
12 Molla, “Sabredin[14], pişsin[15]!” (der).
13 Yok,[16] nitekim sonunda bunlar dışarı çıktılar /döküldüler/.
14 -döküldüler dışarı, baktılar /gördüler/kazanın altına;[17] kazanı ağaçtan asmış, bir tane de mum tutuşturmuş /alıştırmış/ altına,[18] bu pişsin (de), onlara yemek versin. Dediler, “Molla nasıl… bu nasıl bir iştir?”[19]
15 Dedi, “Peki, ben üç fersahtan /ağaçlıktan/[20] ışığı[21] görür idim[22], kar içi(ne)[23] yattım ısındım,[24] nasıl olmuş (da) bu akşam (yemeği) burada, bu yakınlıkta, ateş /od/[25] altında pişmez?”
16 Dediler, “Baba,[26] ziyafet(i)[27] bezelim,[28] biz veririz ziyafeti.”
[1] bkz. Doerfer, Gerhard, Semih Tezcan (1994). Folklore Texte der Chaladsch. Wiesbaden: Harrassowitzverlag. a.e. metin 12, s. 52.
[2] yatuvarğa < yatuvar-ğa. Fiilin gövdesi yatuvar-; –ğa 3.t.ş. (intensional-tasarlama) istek kipidir. Bu kelime Halaççanın emir kipi 7. tipine uymaktadır: yāt-u’var-ta.
[3] bi sū’ri aliğa ‘(kendine)bir ziyafet alsın = çektirsin’. Yukarıdaki gibi al- fiilinin köküne 2.t.ş. –i emir kipi eki gelerek fiilin gövdesini oluşturmuştur: al-i ‘al’ + {-GA} > ali-ğa ‘alsın’ 3.t.ş. istek kipi.
[4] şārt vādi < şart bā-di E.T.: bā- kr. Az. Tü. şärt bağladı.
[5] verīmiz ver-ir-miz E.T. berir-biz ‘veririz’ Halaççada ek 1.tip şahıs zamir kökenlidir.
[6] Haydı män varum ya’tdum. ‘Dedi, ‘ben gideyim yatayım!’ Burada varum ve yatdum şekilleri emir-istek kipindedir. İlkinde –dUm ekinde –d– ünsüzünün düştüğü düşünülebilir: var(d)um Camrasi’ye göre yatdum emir kipinde olsa idi böyle olur: Örneğin: hardum yovarum yatuvarum ‘yoruldum gedim yatım’ Mustafa Razzaki’nin verdiği bilgiden.
[7] işnäy`ərti < işnä-y(-ir) ärti ‘ışıyordu’ işnä– ‘ışı-’ fiilinden sonra gelen –i muhtemelen fiilin gövdesine gelen 2.t.ş. emir ekidir.
[8] bilmōm < bilmōrum< *bilme-yorım ‘bilmiyorum’. Halaççada şimdiki zaman çekimi Türkiye Türkçesine benzerdir.
[9] käräk sū’rī sän ve’riğän ‘ziyafeti sen vermelisin/çekmelisin’. Fiil kökündeki –i eki fiilin 2.t.ş.emir kipidir, burada fiilin gövdesi konumundadır: veriğän < ver-i- gä-n.
[10] verüm <*ver(d)üm. Kelime muhtemelen burada 1.t.ş. emir istek kipindedir.
[11] bişırğa < biş-ir-gä. E.T. bış-, -r ettirgenlik eki, -gä 3.t.ş. emir-istek eki ‘pişirsin’
[12] Fa. şām ‘akşam, akşam yemeği’
[13] yetik ‘getir’< yät-i(r)+ kä(l)
[14] hawsala şā- ‘sabret-’ housala şādın < şā-dın (f.k., 2.ç.ş.emir kipi)
[15] biştä < biş-tä (f.k., 3.t.ş. emir kipi) ‘pişsin’
[16] Fa. naxayr ‘hayır’. Kelime çevriyazıda bölündüğü için anlaşılmamış.
[17] astını < ast+ı+nı
[18] astiça < ast+i+ça (ça: lokatif) ‘altında’
[19] nä besat-är < nä bir zat är-ür ‘nasıl bir şeydir?’ (ä’r < ärür kelimesi bildirme ekidir. Burada haploloji vardır. Eski Türkçede nadir görülen bu şekil Halaççada sabittir.).
[20] hağaşluğdan < hağaş+luğ+dan h- burada protezdir.
[21] çirağ ‘ışığı’ kelime cümlede yalın haldedir.
[22] ke’rr-ärtim < kör-ür ār-tim ‘görürdüm, görür idim’(ilk kelimede ö > e ve haploloji var.)
[23] ġar içi ‘kar içine’ İyelik ekinden sonra durum eki gelmemektedir.
[24] hissidim ‘ısındım’ hissi < E.T. ısıġ, konsonant ikizleşmesi ve sonda ünsüz düşmesi var, h- protezdir
[25] hōt ‘ateş, od’ E.T. ōt Halaççada h- ünsüzü korunmuştur.
[26] bābā ‘baba, hey!’(Seslenme edatı, ünlem)
[27] sūr ‘sofra, ziyafet’ Burada obje akuzatif olması gerekirken yalın haldedir.
[28] bizdik < béz-dik 1.ç.ş. emir-istek kipi ‘bezelim!’-dXK 1.ç.ş.eki Halaççanın bütün emir kipi tiplerinde benzerdir.