Ahat Salİhov İle Başkurtlar ve Başkurtça Üzerİne (On the Bashkirs and Bashkir language )
with Ahat Salihov
Uluslararası Türk Kültür Teşkilatı (TÜRKSOY) Başkurdistan temsilcisi Ahat Salihov, Tehlikedeki Türk Dilleri Projesi’nin Farkındalık Yaratma amacı doğrultusunda, Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü 4. sınıf öğrencileri ile bir söyleşi toplantısı gerçekleştirdi. 6 Kasım 2012 Salı günü düzenlenen söyleşi iki saatten fazla sürdü.
Salihov söyleşiye, dünyada yaklaşık 4 milyon civarında Başkurt yaşadığını, bunun iki milyona yakınının Başkurdistan Cumhuriyetinde, geri kalanların ise büyük kısmı Rusya Federasyonu ve Rusya Federasyonuna komşu ülkeler olmak üzere dünyanın çeşitli yerlerinde bulunduklarını belirterek başladı. Çeşitli çevrelerce sürdürülen “Başkurtlar var mı yok mu?”, tartışmasının anlamsız olduğunu, zira İbn-i Fadlan ve Kâşgarlı Mahmud’un eserlerinde Başkurtların varlığından açıkça söz edildiğini vurguladı.
Başkurtçanın güçlü edebi eserler oluşturmuş bir dil olarak günümüzde Başkurdistan Cumhuriyeti’nin birinci resmi dili olduğunu, ancak bir yanda Rusça diğer yanda Tatarca, Kırım Tatarcası ve Nogayca gibi Türk dilleri ile güçlü biçimde temas halinde olduğu için, farklı derecelerde etkilenerek yok olma riski ile karşı karşıya bulunduğuna dikkat çeken Salihov, aslında yakın dillerin etkileşimlerinin de diller açısından tehlikeli olduğunu belirtti.
Türkiye’de bilim çevresinin çok iyi tanıdığı Zeki Velidi Togan ve Abdülkadir İnan gibi bilim adamlarının Başkurtlar arasından çıktığını, günümüzde de birçok bilim ve sanat adamlarının yetişmekte olduğunu söyleyen Ahat Salihov, Başkurdistan’ın eğitim ve bilim alanlarında köklü bir geçmişe sahip olduğundan söz etti.
Okuma yazma oranının yüksek olduğu Başkurdistan’da eğitimin daha çok Rusça sürdürüldüğünü, ancak bazı derslerin Başkurtça verilebildiğini, bu derslerin de daha çok sanat dersleri olduğunu belirten Salihov, beraberinde getirdiği Başkurtça ders kitaplarını gösterdi. Bu kitapların son dönemlerde renkli ve eskiye göre daha kaliteli basıldığını söyleyen konuşmacı, bunların dışında da birçok Başkurtça kitap, dergi ve gazete yayımlandığını belirtti.
Bir öğrencinin geleneklerin yaşatılması bakımından Başkurtlar ile Türkler arasında ne gibi tespitleri olduğu sorusuna, kendilerinin birçok geleneği günümüzde de geçmişte olduğu kadar canlı biçimde yaşattıklarını, ancak Türkiye’de, özellikle büyük şehirlerde geleneksel hayatın pek hissedilmediğini söyledi. Öğrencilere, “Sizin kitaplarda okuduğunuz, Orta Asya’daki Türkler ata biner, kımız içerlermiş, biçiminde anlatılan sosyal hayatı, biz şu an aynen yaşıyoruz. Yani ata biniyoruz, kımız içiyoruz.” dedi.
Söyleşiyi, Başkurtçanın UNESCO tarafından hazırlanan Kırmızı Kitap’ta tehlikedeki diller arasında gösterilmesinin yerinde bir saptama olduğunu, korunması için gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini belirterek tamamlayan Salihov, ‘Tehlikelilik durumunun somut göstergesi, çocukların eğitim dilinin kreşten itibaren Rusça olması ve Başkurtça öğrenmelerinin büyük ölçüde ailelerin kişisel çabalarına bırakılmasıdır.’ dedi.